mutlulugunpesinde.com
Beslenme ve Diyetetik Öğrencilerine Tavsiyeler – Mutluluğun Peşinde!
Benim en en en çok önem verdiğim şey; ‘kendimi geliştirmek’. Yaptıklarımla, okuduklarımla, öğrendiklerimle tek amacım kendime bir şeyler katmak; daha iyi bir birey, daha anlayışlı bir insan, daha bilgili bir diyetisyen olmak. Bu yolda, en başta çevremdekiler olmak üzere herkesin kendisini geliştirmek için çaba göstermesi beni gerçekten çok mutlu ediyor. Önceden beslenme ve diyetetik okuyanlardan ya da okumak isteyenlerden gelen mesajlar hep iş imkanları ve maaşlar üzerineydi ve tahmin edebileceğiniz gibi bu durum beni üzüyordu. Ama son zamanlarda diyetetik öğrencilerinden çok güzel mailler almaya başladım; kendimi nasıl geliştirebilirim? Doğru bilgiye nasıl ulaşabilirim? Bilimsel makale taramasını nasıl yapıyorsunuz? Yüksek lisans ve açıköğretim için tavsiyeleriniz neler vb birçok soru aldım. Hepsi de beni çok mutlu etti. Zaten bu tarz bir yazı yazmayı düşünüyordum, en azından örnek olması için, ama talebin bu kadar yoğun olması gerçekten çok mutlu etti. Ben kendini çok geliştirmiş, çok şey bilen, harika bir diyetetik öğrencisi değilim. Ama dört buçuk senedir bu bölümdeyim ve belli bir yol katettim. Bu yazıda sizlerle paylaşacaklarım da bu süreçte öğrendiklerimden çıkardığım dersler olacak. İngilizcenizi geliştirin Bunu ne kadar çok vurgulasam az. Ben üniversiteye başladığımda B1-B2 arası İngilizcem vardı, şu anda B2 düzeyindeyim. Birinci sınıftan beri bunun ekmeğini çok yedim. Ders kitaplarında ya da internetteki kaynaklarda bir şeyi bulamadığımda İngilizce aratıp bulabildim. Bloglarda, youtube’da, instagram’da ya da twitter’da takip ettiğim yabancı doktorlardan, diyetisyenlerden, antenörlerden ve fizyoterapistlerden bir sürü şey öğrendim. Araştırma ve sunum ödevlerinde, Türkçe kaynaklardan yeterli ve doğru bilgi edinemeyeceğimden emin olduğum için hep İngilizce arama yaptım. İngilizcenizi muhakkak geliştirin. Okulun özellikle ilk senesi olmak üzere, ilk iki senesi çok hafif geçiyor. Vaktinizi değerlendirin. Sonra yaparım demeyin, üçüncü sınıf dersleri zor, dördüncü sınıf stajı aşırı yorucu. Üçte yine vaktiniz olur ama dörtte yeni dil öğrenmeye ne vaktiniz ne de enerjiniz olmaz. Zaten İngilizceye sıfırdan başlasanız bile dört senelik eğitiminizi tamamlayana kadar B2’ye çok rahat çıkabilirsiniz. İngilizcem var, ikinci dil olarak ne önerirsin diyenlere tavsiyem de Almanca. Dünyada en çok kullanılan ikinci bilim dili Almancadır. İngilizce ve Almanca öğrenmek ve geliştirmek üzerine bir yazım var; Dil Öğrenmek ve Geliştirmek için 10 Taktik // İngilizce ve Almanca Doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt etmeyi öğrenin. Magazin bilgisi vs bilimsel bilgi? Sağlıklı beslenme ve fitness modası olunca internetteki sağlıklı beslenme yazıları aldı başını gitti. Ben de bölüme hazırlanırken ve ilk senelerimde bu yanılgıya düştüm. Yarısı reklam dolu saçma salak ‘sağlık’ dergilerinde okuduklarıma inandım, instagramda gördüklerimi sanki doğruymuş gibi benimsedim vs. Bilimsel makalelerin yayımlandığı dergiler için bile derginin etkinliğini gösteren impact factor diye bir değer var. Derginin güvenirliliğinin bir ölçütü gibi bir şey. Yani bilginin bilimsel dergide yayımlanmış olması bile yeterli değil aslında iyice irdelemek gerekiyor. Ben neyseki daha ilk senemde gerçekten bilgili ve bilimsel araştırmalara önem veren diyetisyenler ve doktorlar keşfettim de pratikte kullanılacak bilgilerin bilimsel araştırmalardan edinilmesi gerektiğini erkenden öğrendim. Benim üniversitenin ilk senesinden beri düzenli olarak mailime düşen Google akademik uyarılarım ve science direct bildirimlerim varken; sınıf arkadaşlarım pubmed’in google scholar’ın ne olduğunu doi numarasının ne olduğunu daha yeni öğrendi. Pubmed’de scholar’da arama yapmayı 4.sınıfın ilk haftasında öğrendiler. Sakın böyle olmayın; Bilginin size verilmesini beklemeyin, araştırın! Üniversitenin ilk senesinde (ve hatta ikinci senesinde de) bilimsel makale peşinde koşmanıza pek gerek yok. Zaten tıbbi beslenme tedavileri üzerine pek bir şey (hatta hiçbir şey) bilmediğiniz için zaten ne okuduğunuzu anlarsınız ne de okuduklarınız size bir şey katar. Bu süreçte internette her okuduğunuza inanmamanız (doğru kabul etmemeniz) ve okulda öğrendiklerinizle kendinizi sınırlamamanız gerektiğinin bilincinde olun. Öğrenmek istediklerinizi araştırmak için; pubmed, google scholar (Türkçesi: google akademik), sciencedirect kullanabilirsiniz. Onun dışında ADA (American Diabetes Association), British Medical Journal (BMJ), Academy of Nutrition and Dietetics (eatright.org) dergilerini ve sitelerini takip edebilirsiniz. Examine.com‘da da besin destekleri üzerine güzel rehberler ve makaleler var. Bu sitelerde makalelerin çoğu ücretlidir. Ücretsiz guideline yani rehberler bulabilirsiniz ama makaleler genelde ücretli ve pahalıdır. Para ödemenize gerek yok. Üniversitelerin bu veritabanları ile anlaşması var. Üniversitenizin kütüphanesinin websitesinde veritabanlarına kampüsdışı erişim ile ilgili bir sayfa vardır. O sayfaya girip veritabanlarına kendi bilgisayarınızdan nasıl gireceğinizi öğrenebilirsiniz. Tarayıcıdan proxy ayarı yapıp öğrenci numarası ve şifre (genelde tc kimlik no oluyor) ile girilebiliyor. Eğer bahsettiğim sayfayı bulamazsanız kütüphaneye gidip sorun ya da mail atın. Mesela bizim Ege Üniversitesinin kampüs dışı erişim sayfası bu; https://kutuphane.ege.edu.tr/tr-1999/kampus-disi-erisim.htmlAnlaşmalı veri tabanları da bunlar; https://kutuphane.ege.edu.tr/tr-1997/veritabanlari.html Bilimsel makale okuyun; Ben google akademikten başlamıştım Türkçe olduğu için. Google akademikten sporcu beslenmesi, diyetisyen ve beslenme kelimeleri için alert yani uyarı oluşturmuştum. Oluştururken belli bir makale sayısı belirliyorsunuz. 10 ve 20 seçeneği var, yeni makale yayımlandığında en fazla 10veya 20 makale olacak şekilde liste halinde mailinize geliyor. Siz de ilgi alanlarınıza yönelik olarak anahtar kelimeler belirleyip uyarı oluşturabilirsiniz. Üçüncü sınıfta okulda tıbbi beslenme tedavilerini öğrenmeye başladıkça öğrendiğiniz konularla ilgili bilimsel makale okumaya da başlayın. Eğer konunuz karaciğer hastalıkları ise sadece hocanın verdiği slayt çıktısına ve diyet el kitabına bağlı kalmayın. Pubmed’den, google scholar’dan kendi araştırmanızı yapın. Bu sene stajda bana sunum konusu olarak Pediatrik Non-Alkolik Yağlı Karaciğer hastalığı verilmişti. Hem kendim araştırıp irdelediğim için konuyu çok iyi öğrendim hem de geçen sene karaciğer hastalıkları okulda işlenirken aslında hiçbir şey öğrenmediğimi fark ettim. 10 makalede, okulda öğrendiklerimin on katından fazlasını öğrenmiştim. Derslere nasıl çalışacaksınız? Bunun için tek bir doğru yol yok. Benim temel tavsiyem, derslerde hocanın anlatıklarını olabildiğince iyi dinlemeniz ve kesinlikle not tutmanız. Ben hoca söylediğinde not aldığım şeyleri çok daha iyi öğrendiğimi fark ettim ve her derste bir iki cümle de olsa bir şeyler yazmaya dikkat ediyorum. Zaten aklımda tutarım unutmam demeyin, yazın. Ben nasıl çalışıyorum? Derste defterime not tutuyorum. Sonra hocanın slaytlarının çıktısını alınca, tuttuğum notları slayttaki uygun yerlere yazıyorum. Sonra önce bir tur slayta göz gezdirip konu başlıklarını sayfa numaralarıyla bir kağıda yazıyorum. Konu konu okuyorum. Aynı konuyu kitaptan da okuyorum; Yetişkinde (HasDiyet) Diyet el kitabından, Beslenme İlkelerinde Beslenme kitabından, Çocukta Pediatrik Beslenme’nin Esasları kitabından (biz mor kitabı almadık). Kitapta, slaytta yazmayan bir şey varsa hem kitaptan işaretliyorum hem de slaytın üstüne ekliyorum. Sonra slayttan not çıkarıyorum ve o notu özenli yazıyorum. Sonra o notun özetini çıkarıyorum. Gereken konularda minik çalışma kartları da çıkarıyorum. (Herlitz kartoteks A6 kullanıyorum, internetten aldım) Sınav öncesi tekrarları özetten ve kartlardan yapıyorum. Notları özenli tutmaya ekstra özen gösterin. Sonraki senelerde kitaptan ya da slayttan bilgi aradığınızda ya da çalışmaya çalıştığınızda çok zorlanırsınız. Kendi notunuzdan çalışmanız çok daha kolay ve verimli olur. Ayrıca doğru yazdığınızdan da emin olun. Ben notu tutarken yanlış veya eksik yazdığım için sınavda yanlış yaptığım ya da yanlış öğrendiğim şeyler olmuştu. Farklı konularla ilgilenin. İlgi alanlarınızı keşfedin. Bölümümüzde branşlaşma gittikçe yaygınlaşıyor. Neredeyse herkes yüksek lisans yapıyor. Bunun için ilgi alanlarınızı yani ilginizi çeken konuları keşfetmeye çalışın. Günlük hayattan sevdiğiniz ya da ilgi duyduğunuz bir şeyler olabilir ya da derste öğrendiklerinizden belli konular hoşunuza gidebilir. O konu üzerine eğitim, sempozyum ya da söyleşi gibi etkinliklere katılın. Hem konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmiş olursunuz hem de gerçekten isteyip istemediğinize karar vermiş olursunuz. Mesela ben hep sporcu beslenmesi ilgimi çekiyor derdim, bölüme girerken de hedeflerimden biri buydu. Geçen sene katıldığım Futbolcu Beslenmesi Sempozyumu’nda konunun pek ilgimi çekmediğini anladım. Aynı şekilde onkolojiye de ilgi duyuyordum ve geçen sene TDD Onkoloji ve Beslenme Eğitimi yaptığında bu fırsatı kaçırmadım; 3 günlük bir eğitime katıldım ve onkolojide beslenmenin ne kadar kritik olduğunu gördüm, bu da beni gerçekten cezbetti. Böyle eğitimlere katılırsanız, olgu sunumlarını mutlaka dinleyin. O alanda çalışan diyetisyenlerin işlerini nasıl yaptıklarını en iyi o sunumlarda görebilirsiniz (yanlarında staj yapmak daha öğretici olur tabii, o ayrı) Ben sosyal bilimlere hiçbir zaman ilgi duymazdım. Üniversitenin ilk senesinde psikolojiye giriş, ikinci senesinde aşşırı saçma bulduğum beslenme antropolojisi dersleri almıştım. İkisine de aşık oldum. İmkanım olsa psikolojiden veya antropolojiden yan dal yapmayı çok isterdim. İleride mümkün olursa yüksek lisansımda bu konuları gözden geçireceğim. (Önceden hiç ilgi duymadığım bir alan, bir dönem ders almam ile görüşlerimi nasıl değiştirmiş sevdiğim bir alanı nasıl keşfetmişim gördünüz mü? Bahsettiğim şey bu, yeniliklere açık olun!) Etkinlikleri kovalayın, sempozyumlar, kongreler, seminerler? Üniversitede birçok kişi size bütün etkinlikleri kovalayın bütün eğitimlere katılın diyecektir. Ben buna çok katılmıyorum. Zaten ilk iki senede katıldığınız kongreden de sempozyumdan da hiçbir şey anlamazsınız. Geçen sene başında GastroIntestinal Hastalıklar Kongresi’ne katıldık. Her açıdan muazzam bir kongre oldu ama daha GIS hastalıklarını işlememiş olduğumuz için öğrendiklerimiz biz de kalıcı olmadı. Üçüncü sınıfta ve dördüncü sınıfta gidebileceğiniz tüm eğitimlere gitmeye çalışın. Hem ilgi alanınızı keşfetmenizde size yardımcı olur hem de farklı farklı alanlarda bilgi sahibi olmuş olursunuz. Ama etkinliklere asla srf CV doldurup belge toplama amacıyla gitmeyin, lütfen. Giderken bir amacınız olsun. Dönerken de o konuşmaların size neler kattığını düşünerek mutlu dönersiniz. Şahsi fikrimi belirtiyorum; ben sempozyumların, konferansların çoğunun başarılı olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu aralar bir sürü şeyler türedi. Zırt pırt eğitimler, sempozyumlar oluyor. Bilmem kaç tane sertifika veriyoruz diye afiş basıyorlar. Çoğu bomboş işler. Zaten süreleri kısıtlı, hızlı hızlı atlayıp geçiyor konuşmacılar. Faydalı olmuyor. Gidip TDD eğitimine, KEPAN’a ya da üniversitelerin yaptığı kongrelere (Bahsettiğim GIS Hastalıkları Kongresi’ni Ege ve Katip Çelebi yaptı) katılırsanız o ayrı. Onlara gidin. Daha pahalı olur ama değer. (Başka şehirdekilere uçak bileti alıp gitmeye değmez, öğrencisiniz, gidemiyorum diye üzülmeyin, mezun olunca gidersiniz) İnterneti iyi kullanın. Bu aslında birçok maddeyi kapsıyor burada. Bilgi birikiminizi ve kişisel gelişiminize katkısı büyük olur. Bilgili başarılı diyetisyenleri, doktorları takip edin. Mesela ben sporcu beslenmesine ilgim var diye fizyoterapist ve antrenörler de takip ediyorum, yıllardır takip ettiğim için spor bilimi ile ilgili de bilgiye sahibim. İnternet sayesinde eni çıkan makalelerden, iyi bloglardan, başarılı kitaplardan, gelecek etkinliklerden haberiniz olur. İnternet muhteşem bir kaynak, kullanın. Merak ettiğiniz her şeyi araştırın! Araştırın, okuyun, öğrenin. Kendimi nasıl geliştireceğim diye soruyorsunuz ya, işte anahtarı bu üç kelime; araştırmak, okumak ve öğrenmek. Biri size beslenmeyle ilgili bir soru sorarsa, aklınıza takılan bir şey olursa araştırın. Az önce bahsettiğim veritabanlarına girip araştırın okuyun. Onları okurken başka şeyleri de merak edip araştırırsınız, yanda çıkan öneriler dikkatinizi çeker vs vs böyle uzar gider. Bu şekilde araştırıp okuduğunuz şeyleri çok daha iyi öğrenirsiniz çünkü sizi öğrenmeye iten şey kendi merakınız olur. Yan dal mı yapsak? Peki Erasmus!? Burada tek bir tavsiyem var; yapabildiğiniz her şeyi yapın. Ben öğrenebildiğiniz kadar çok sayıda ve farklı alanlarda bilgi edinmeye, farklı deneyimlere ve yeni insanlarla tanışıp farklı şehirlerde yaşamaya gerçekten önem veriyorum. Farabi, erasmus, mevlana ne varsa yapın. Şansınızı deneyin, sonra kafanızı dağlara taşlara vurmayın. Eğer okulunuzun eğitimi iyi değilse, temel derslerin alındığı üçüncü sınıfta iyi bir okulda Farabi yapmanızı tavsiye ederim. Ben ikinci sınıftayken Kastamonu’da okuyordum ve eğitim iyi değildi. Eğer o yaz Ege’ye geçiş yapamamış olsaydım, 3. senemde Marmara’da Farabi yapacaktım. (Yatay geçiş yapamazsam diye, o senenin eğitimini öyle garantiye almıştım.) Farabi için ortalama gerekiyor, çalışın. Erasmus için de ortalama ve İngilizce gerekiyor, çalışın. Yan dal veya çift ana dal imkanınız varsa onu da deneyin. Bunlar bildiğim kadarıyla bölümlerin anlaşmasıyla olan şeyler. Ben bundan yapcam yea diyerek istediğinizi seçemiyorsunuz diye biliyorum, emin değilim, sorup öğrenin bölümünüzdeki görevlilerden. Gastronomi ve psikolojiden yan dal veya çift ana dal yapılabiliyor diye biliyorum. Başka bölümler de varsa yorumlara yazın buraya ekleyeyim. Ege’de böyle bir şansım olmadığı için bu konuda çok bilgim yok. Açıköğretim? Eğitimler? Online Kurslar? Açıköğretim de yine aynı şekilde. Yapabiliyorsanız yapın. Fazla diploma göz çıkarmaz. Ben 4 yıllık Sağlık Yönetimi‘ne kayıt yaptırdım 3. sınıfın ilk döneminde. Ama dersler ağır geldiği için asıl lisans programım da ortalamam düşmesin diye açık öğretime devam etmedim. (tüm çabalarıma rağmen not ortalamam Titanik gibi battı bu arada) Bölümle ilgili bir alanda yapmak zorunda da değilsiniz. İsterseniz iki yıllık isterseniz dört yıllık yapın. Ama şunu belirteyim, devlet üniversitesinde okuyorsanız ve ikinci üniversite ile 4 yıllık açık öğretim bölümüne kayıt yaptırırsanız; açık öğretime ödediğiniz ücrete ek olarak asıl lisans kaydınızın olduğu üniversiteye her dönem 96 tl harç ödüyorsunuz. (İki tane yükseköğretim kurumunda kaydınız olduğu için) İnternette edx ve coursera gibi sitelerde beslenme üzerine online kurslarvar. Ücretsiz. Sadece sertifika almak isterseniz ücret ödüyorsunuz. Onlara katılabilirsiniz. Onun dışında TDD eğitimleri de güzel oluyor. Onlar da takip edin. Bunlar dışında Gıda Güvenliği Eğitimi, Karbonhidrat Sayımı gibi eğitimler oluyor, onlara da katılmaya çalışın ekonominiz el verdiği sürece. Olmazsa da üzülmeyin, girdiğiniz iş için gerekirse sonra katılırsınız. Bölümümüz mesleğimiz zayıflama-kilo alma üzerine kurulu değil, bunun farkına varın. Bölümde üçüncü sınıfa kadar beslenmeyle ilgili pek bir şey öğrenmiyoruz. Toplumumuzda da böyle bir algı var, diyetisyenler sadece zayıflatıyormuş gibi hayatımızın tek gayesi milletin tartıda daha küçük rakamlar görmesiymiş gibi bir algı var. Bölümün temel amacı bu değil. Zaten kilo verme kilo alma diyetleri ile ilgili anlatılabilecek şeyler...
Şeyma Mektepli