Genel,  Gezi

İzmir Kahve Festivali | 2016

Merhaba! Bir aylık aradan sonra geri döndüm! İzmir’e taşındım, ders kayıtları ve şehre alışma vs derken kendimde yazı yazacak enerjiyi de bulamamıştım. İlk iki hafta çok zor geçmişken, şimdi birbiri ardına akıyor haftalar.

İki hafta önce pazar günü pek de planlı olmayan bir şekilde İzmir Kahve Festivali‘ne gittim. Geçen sene İstanbul’daki festivali görüp merak etmiştim, bu sene İzmir’de de olacağını duyunca kaçırmak istemedim.

manivela coffee truck

Festival, İzmir Arena‘da 14-15-16 Ekim‘de oldu. Şehirde yeni olduğum için Arena’ya gidiş benim için zordu. Aktarma yapacağım yerde 4-5 kişiden yön tarifi istemem gerekti! Dolmuş + Metro + İzban + Dolmuş yaptıktan sonra 20dk da yürüdüm. Aslında İzban durağından festivale servis kalkıyordu ama ben yanlış yerde bekledim sanırım, servisi bulamadım ve oradan Arena’ya doğrudan giden otobüs olmadığı için yürümek zorunda kaldım. (Servisi 25dk bekledikten sonra bir dolmuşu durdurup nasıl gidebileceğimi sordum. Gel gel dedi, bindim. İki dk sonra indirdi ve buradan dümdüz yürü dedi. Tabi ben şok. Haritayı bir açtım, yürüyerek 18dk yazıyor.. Keşke taksiye bin deseydin be amca!) Dönüşte şanslıydık, servisi yakaladık ve servis + izban + metro + dolmuş yaparak geldim. Değdi mi derseniz? Evet, değdi!

Processed with VSCO with a6 preset

Festival alanı, hiç beklediğim gibi değildi. Daha geniş bir alan beklemiştim. Küçücük bir yerdi ve açıkcası stantları çok özensiz buldum. Çok kalabalıktı, içeride adım atacak yer yoktu. İlk önce biraz acemilik yaşadım tabi her yer insan olunca ne yapacağımı şaşırdım. Bütün kahvecilerde sıra vardı. Hatta Geyik ve Starbucks‘taki sıralar acayip uzundu. İlk önce Roast and Found‘a gittim. Günlerdir instagramda paylaşımlarını görüyordum ve en çok merak ettiğim kahvecilerden biriydi. İki çeşit kahve aldım, araya girerek aldığım için kahvelerle ilgili bilgi alamadım ve aldığım kahveler neydi onu bile bilmiyorum. Birini hiiiç beğenmedim ama diğeri aromalıydı ve açıkçası tadı kahve gibi değildi ama çok güzeldi. Biraz turunçgil tadı aldım bile diyebilirim! Sonra biraz alanı dolaştık, acıkmıştık ve yiyecek bulamadık! Carnaval‘ın hotdogları çok beğeniliyordu ama çok sıra vardı. (bir de ben sosis yemiyorum tabi o da var!) OZO Coffee minivanından kek ve sandviç aldık bir de çam ağacı sözü aldık! (Biraz aşağılarda ağacı -fidanı- göreceksiniz)

Manivela Coffee Truck, Coffeerem, OZO Coffee on The Road ve Carnaval standları/vanları Arena’nın önündeydi. İçeride ise POKA, Cafe Friendzone, Roast and Found, GEYİK, Starbucks, MOC, Coffee Sapiens ve daha birçok kahveci vardı. Walters Coffee gelmemişti, biraz yıkıldım.. (Üzdünüz!) İçeri tekrar girdiğimizde POKA Coffee‘ye uğradık. Festivalin en renkli standıydı! Bardakları da harika, tatlış illustrasyonlar var üzerinde. (Bknz: Aşağıdaki fotoğraf!)

izmir alsancak poka coffee

POKA‘dan aldığımız kahvelerimizi içerken Arena’nın üst katındaki sergiyi gezdik. Kahveden yapılan tablolar vardı, önceden internetten coffee-art sayfalarını takip ediyordum ama böylesini hiç görmemiştim. Benim gördüklerim bunların yanında çok “basit” kaldı. Tabi fiyatları da yüksekti!

coffee art

Festivalde düzenlenen birçok söyleşi ve workshop vardı ama bir hafta öncesinden hepsi dolduğu için hiçbirine katılamadım. Önümüzdeki sene daha erken davranıp, katılmak istiyorum. Ayrıca festivalde görev almak gibi planlarım da var.

Processed with VSCO with a6 preset

Festivalin en orijinal kahvecilerinden biri; OZO Coffee on the Road! Volkswagen minibüste bir mobil kahve dükkanı olduğunu düşünün! Harika değil mi? Ekim 2015’te İstanbul’dan yola çıkmışlar ve istedikleri şehre, istedikleri festivale ya da fuara gidip keklerini ve kahvelerini insanlarla buluşturuyorlar. Ayrıca çok güzel bir uygulamaları var; herhangi bir şey satın alana bir OZO bardağında çam ağacı hediye ediyorlar ayrıca gittikleri her yerde bir OZO ağacı dikiyorlar! Dükkanlarında kullanılan kahvenin posasını öğütüp toprağa karıştırıyor ve ağacı o toprağa dikiyorlarmış. Tabi toprak mis gibi kahve kokuyor! Birer tane de bize hediye ettiler. Yurt odasında bir ağaç nasıl yetiştirilir -ya da yetiştirilir mi- hiçbir fikrim yok ama şimdilik elimden geleni yapıyorum! Yakında bir saksı da alacağım 🙂 Hatta ağacımı burada paylaşmıştım.

ozo coffee on the road

Festival 3 gün sürdü. Biz son gün gitmek gibi bir hata yaptık. Ben herkes ilk iki gün gider pazar günü dolu olmaz diye düşünmüştüm. Çok yanılmışım, acayip kalabalıktı! Üstelik herkes yorulmuştu artık baristaların dermanı kalmamıştı, pek ilgilenmediler. Instagramdan tanıştığım @coffeel.izmir’den öğrendiğime göre ilk gün çok güzelmiş, o baristalarla baya sohbet etmiş. Biz gittiğimizde çoğu kahvecide hiç ilgilenmediler bile. Belki de biz ilgisiz göründük, bilemiyorum ama festivalden pek bir şey öğrenemedik.

izmir coffee festival

En keyifli -ve deniz manzaralı!- kahvecilerden biri Kuru Kahveci Mehmet Efendiydi. En geniş alan da onlara aitti. Espresso ve Türk Kahvesi ikram ediyorlardı, bizim tercihimiz espressodan yana oldu. Benim kahve tercihim zaten sabit; kışın Americano yazın Ice Mocha! Haliyle Espresso-Americano gibi kahveler benim için öncelikli ve festivalde daha çok aromalı kahveler veriliyordu. Ezgi de ben de içtikten sonra bir ağızdan “İşte kahve budur!” dedik 🙂

izmir bornova cafe friendzone

En çok merak ettiğim kahvecilerden biri de Cafe Friendzone‘du. Baristaları Cengizhan Bey, kendi favorisi olan Kolombiya kahvesini tavsiye etti ve yumuşak içimli mi olsun diye sordu. Bir çılgınlık yaptık ve acı kahveyi tercih ettik. İçtiğimiz en sert kahveydi! Evet, acıydı ama şgüzeldi! İlk içtiğimizde çok acı geleceğini ama sonra hoşumuza gideceğini söylemişti, gerçekten de öyle oldu. Vee sanırım o gece uyuyamamamın ve aşırı enerik olmamın sebebi o kahveydi! Cafe Friendzone, Bornova’da ve kaldığım yurda yakın. Şu sınav dönemini atlattığım zaman tükkanlarına bir uğrayacağım ve o kahveden tekrar isteyeceğim! 🙂

starbucks festivalde

Festivalde en anlamlandıramadığım şey Starbucks‘ta devasa sıra olmasıydı. ‘Her köşe başında varken, ne bu ilgi?’ diye düşünmüştüm. Meğer gruplara kahve eğitimi veriyorlarmış, fotoğraf ve video uygulamaları varmış. Biz de fotoğraf çektirdik veee #starbucksfestivalde etiketli bir polaroid fotoğrafımız oldu. Starbucks kahveleri hakkında biraz bilgi de aldık. Meğer çekirdekleri Seattle’dan geliyormuş, biliyor muydunuz?!

izmir coffee festival

Merak ettiğimiz -bardaklarını beğendiğimiz desek daha doğru!- tüm kahvecilere uğradıktan sonra Black Cat Coffee‘den son kahvemizi -Friendzone’da içtiğimiz kahveden sonra sütlü tercih ettik- alıp konser alanında oturduk.

İlk grubu dinledikten sonra konser alanını dolaştık. (Meğer yiyecek stantları oradaymış!) Benim yıllardır çok sevdiğim Caribou Coffee standına da uğradık ve kahve çekirdeğine dileklerimizi yazdık!

Processed with VSCO with a6 preset

‘Sabah 45 kilo uyanmak istiyorum’ yazan da vardı TUS’u veya KPSS’yi kazanmak istediğini yazan da! Gerçekten çook komik dilekler vardı. Ama çoğunluk ‘Aşk’ dilemişti!

Processed with VSCO with a6 preset

Yaklaşık 3 saat festivaldeydik,  farklı kahveler denedik. Bazı kahvecilerden kahve içmesek bile bardak istedik. Çeşit çeşit bardağımız oldu! 🙂 Konser alanından dönüşte son bir kez daha alanı dolaştık ve Palto Tasarım’dan defter ve cüzdan aldık.

Processed with VSCO with a6 preset

Hiçbir etkinliğine katılamadığım için pek bir şey öğrenemesem de festival benim için güzel bir deneyim oldu. Üstelik ‘Ölmeden Önce 100’ listemden bir madde eksildi! (#73 Kahve festivaline katıl) Ayrıca kahveye merakım arttı ve coffeel.izmir’in tavsiyeleriyle french press almaya karar verdim. Geniş bir vakitte kahveyle ilgili araştırmamı yapıp, alacağım.

izmir coffee festival

Bunlar da topladığım bardakların bir kısmı. Favori bardaklarım; POKA, Friendzone ve GEYİK oldu. 

palto tasarım festival

Festival ganimetleri! İşte en sevdiğim kısım burası 🙂 Palto tasarımda kahve çizimleri baskılı çok güzel çantalar ve defterler vardı. Ben bir cüzdan ve bir defter aldım. Ayraç hediye ettiler, buradan tekrar teşekkürler! Ayrıca Coffetopia‘da çok hoş siyah beyaz ayraçlar vardı. Onlardan da aldım tabi 🙂

Festival bilekliğim, cüzdanım ve minik çamım güzel anılar olarak kaldı. 2017’deki festivali merakla bekliyorum! Bir sonraki yazıda görüşmek üzere! Hoşçakalın!

 

  Yazıyı sevdiysen kalple!

6 Yorum

  • Yusuf Arslan

    Güzel bir deneyim olmuş 🙂 ben bir kahve delisi olarak gerçekten çok gitmek istiyorum ama şimdilik nasip olmadı. İzmir’deki festivale zaten gidemem de. 🙂 Daha geçen ay İstanbul’da da festival vardı. Evet kahveler hakkında biraz bilgim var bu nedenle Starbucks’un kahvelerinin Seattle’dan geldiğini biliyorum. Hatta ilk mağazası da Seattle’da Pike Place kahve dükkanı adındaymış. 🙂 Kahveyi güzel yapan şeyler kahve çekirdeğinin kalitesi, kaliteli kahve makinaları ve biraz da baristaların ustalığı. Şimdilerde kahveler şarap muamelesi görüyor. Yani yetiştiği yerlere göre aroması oluyor. Mesela kenya kahveleri asidik özellikte, hafif mayhoş tatta olur. Etiyopya kahveleri egzotik meyve aromalı olur. Colombia kahveleri de doygun aromalıdır yani türk kahvesinin de yapıldığı kahvedir. Bunun gibi çok şey var. Denemedim ama son zamanlarda aeropress, chemex, hario gibi yeni nesil kahve demleme yöntemleri çıktı. En iyisi yorumu burada keseyim çünkü konu kahve olunca çok şey anlatmak istiyorum. 🙂 Daha da uzamasın.. Yazı gerçekten güzeldi. Dostlarla birlikte geçen hoş kahve sohbetleriniz eksik olmasın lütfen 🙂 iyi günler..

    • Şeyma Mektepli

      Evet, kesinlikle çok güzeldi! Seneye daha bilgili ve deneyimli gidip keyfini çıkarmak istiyorum. Buradaki de İstanbuldakinden bir hafta sonra oldu zaten. Umarım seneye gidebilirsin sen de. Kahveyle ilgili olman çok hoş. Ben de yeni fikirler dergisinin Kahve sayısını aldım. Çok ayrıntılı hazırlanmış güzel bir dergiye benziyor. Merak ettiğim şeyleri oradan öğrenmeye çalışacağım 🙂 Festivalde en çok Chemex gördüm, ayrıca V60 de vardı bolca. Ben de French Press’le başlayıp sonra Chemex almayı planlıyorum. Ben dergiden biraz bilgi edindikten sonra kahveyle ilgili daha güzel sohbetler edebiliriz umarım! Yine beklerim! Sevgiler 🙂

Eklemek istediğiniz bir şeyler mi var? Bir yorum yazın!