Sevgili Günlük,  Yaşam Tarzı

Telefon ve İnternet Detoksu || Zamanı Değerlendirmek

Telefon ve internet bağımlılığı, çağımızın hastalığı gibi bir şey oldu. Y kuşağı hadi neyse ama Z kuşağı tamamen bağımlı durumda. Daha önce defalarca denediğim ama hep başarısız olduğum telefon detoksunu başarmanın birkaç yolunu buldum. Bugün bu deneyimlerimi ve tavsiyelerimi paylaşacağım sizlerle 🙂

Uzun zamandır yakındığım bir durum vardı; zaman çok çabuk geçiyordu! Yapmak istediklerimi ne kadar düzenlemeye çalışırsam o kadar başarısız oluyordum. İşler bir türlü yetişmiyordu, ders çalışamıyordum, kitap okuyamaz olmuştum. Gün içinde hiçbir şey başaramamış, somut bir iş bitirememiş ya da kendime bir şey katmamış olduğumu görüp mutsuz uyuduğum geceler oluyordu. Aslında bu çok çok uzun zamandır yaşadığım bir şeydi, gerçekten zamanı değerlendiremiyordum. Bir sorun vardı, ama neydi? Geriye dönüp bakıyorum ve üniversite sınavına hazırlandığım dönemde bile telefonu elimden düşürmediğimi ve saatler harcadığımı görüyorum. Final haftasında 15 dakika daha.. yarım saat daha.. diye diye elimde telefonla boş boş oturarak tam 2 saatimi harcadığım günü hatırlıyorum. Elimde telefon olduğu zaman tuvaletten yarım saatte anca çıktığımı görünce şok oluyorum! Yarım saat!?! Tuvalette!?! Zaman nasıl bu kadar çabuk geçebiliyor diye düşünüyorum….

Ve bunları -düşündükçe -hatırladıkça -fark ettikçe sorunun büyük bir kısmının (tamamı değil) telefon kaynaklı olduğunu gördüm. Telefonumu kapatıp, bir günümü verimli geçirmeye karar verdim. O günün pazar günü olması tamamen tesadüftü, ama çok iyi oldu çünkü hafta boyu ertelediğim birçok şey vardı ve iki üç haftada bir yaptığım bazı işler de (nevresim değiştirmek gibi) o güne denk gelmişti. Benim için harika bir fırsattı!

Sabah 8.30 gibi kalktım (Pazar sabahı niye o kadar kalktın demeyin. Herkes uyurken uyanık olmayı sevdiğim gibi, sabahtan işleri halledip gün boyu keyif yapmayı çok seviyorum. Keşke 7de falan kalkabilsem ama 8’den önce kalkamıyorum maalesef.) Önce suyumu içtim, vücudum bir canlandı. Sonra kahvaltımı hazırladım, dizi izleyerek kahvaltımı ve kahve keyfimi yaptım. Sonra saat 11 gibi ders başına oturmaya karar verdim. Salondaki masaya kitapları defterleri taşıdım, o sırada telefonun bana engel olacağını hatırladım ve telefonu kapatıp odamda bıraktım. Dersin başına oturdum ama önce işleri halledip sonra kalan zamanı derse ayırmak daha mantıklı geldi. Çünkü aklımda yapılacak işler olunca derse odaklanamayacaktım. Ben de işe koyuldum.

Ev işlerini temizlik bulaşık gibi şeyleri aynı anda yapmayı yani multi-tasking çalışmayı seviyorum. Mesela yemeği hazırlıyorum, yemek pişerken bulaşıkları hallediyorum ya da yıkanacak çamaşır varsa önce onları makineye atıyorumki ben başka işleri hallederken yıkansınlar. O gün de öyle yaptım. Önce çamaşırları attım, sonra yemek hazırlamaya başladım. (Yemekleri hafta sonu toplu hazırlayıp saklama kaplarında buzdolabına atıyorum. Hafta içi üşenirsem yemek yapma derdi olmuyor.) Yemek pişerken, hafta boyu birikmiş tüm bulaşıkları yıkadım. (En kötü huyum bulaşık biriktirmek!) Sonra başka bir yemek daha hazırladım, o pişerken çamaşırları serdim ve bir makine çamaşır daha attım. Yemeği ve çamaşırları beklerken yerleri sildim, masamı topladım, dağınık eşyaları yerleştirdim, mutfak tezgahını sildim.

Saate baktığımda henüz bir buçuk saat gibi bir sürenin geçtiğini gördüm, saat 11i biraz geçerken başlamıştım ve saat 12.45 falandı. Daha 1 bile olmadan ben yapmam gereken her şeyi halletmiştim. Koca hafta boyunca üşenip ertelediğim her şey, iki saatten az bir sürede bitmişti! Üstelik oldukça enerjik hissediyordum, daha iş olsa yapacaktım yani 🙂 Dersin başına oturdum, artık rahat rahat ders çalışabilirdim. O gün sanırım hayatımın en verimli ders çalışma günüydü. Normalde tek konuyu bile bitiremeyeceğim bir sürede tam 3 konu bitirdim. Üstelik iki tanesi gitmediğim bir dersin konusuydu, yani hiç bilmiyordum onları. <3

Peki telefondan nasıl uzak durdum? Yani tamam, kapattım ama benim beynim o telefonun tekrar açılabileceğini biliyor sonuçta, değil mi? (Daha önceki denemelerimde yaşadığım sorun buydu benim)

Şöyle oldu; hedefimi farklı seçtim! (Meğer hedefi seçerken yanlış yapıyormuşum…)

Ben ders çalışırken gerçekten çok yavaş çalışırdım. Yani ortalama bir kişinin 20dk da bitireceği yeri benim bitirmem 30-40dk sürerdi çünkü dikkatimi toplayamazdım. Bu yüzden kendimi hep zorlardım ders çalışma, konu bitirme vb hedefler koyarken katı davranırdım ve az önce dediğim gibi 30-40dk’da bitireceğim yerlere 10dk anca düşecek şekilde süre kısıtlaması yapardım. Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi o konular 10dk’da değil yine 30-40dk’da biterdi, hatta başaramadığım için moralimin bozulduğu ve çalışmayı bıraktığım da çok olurdu.

Bu sefer bunu farklı yapmaya karar verdim. Zamanı gayet geniş tuttum ve akşam 8de telefonu açacağım dedim. Bu süreçte yapmam gereken diğer işler de dersler de halledilecekti. Yavaş çalıştığımı bildiğim için sadece fizyopatolojiden ilk iki haftanın notlarını bitirmeyi hedef koydum kendime.

Sabahtan tüm işleri halletmenin verdiği mutluluk & motivasyon, telefonu kapatmış olmakla kazandığım zamanla birleşti ve çok iyi ders çalıştım! Fizyopatolojiden ilk üç haftanın notlarını bitirdim, üstüne bir de beni en çok zorlayan derse çalıştım ki çalıştığım yer geçen seneden beri bir türlü anlayamadığım bir kısımdı.

Düşün; o an gerçekten telefona ihtiyacın var mı? 

Bu sürede aklım telefona gitti birçok kez. (Hatta o kadar çok gitti ki telefona ne kadar bağımlı olduğumu tekrar tekrar fark ettim.) Birkaç kez telefonu açma gereği duydum ama bunu bastırdım. Hedefime sadık kaldım, yapılması gerekenler bitmeden olmaz dedim. 2dk geçmeden unuttum telefonu! 🙂

Hatta, telefonun kapalı olması bir süre sonra mutlu etti artıııı telefonu kapalı tutabilmek daha da mutlu etti. Akşamüzeri artık ‘şunu da yapayım açacağım, bunu da yapayım açacağım, ay hadi şu da bitsin!’ diye diye bir sürü şey yapmıştım. O gün yapmayı hedef koyduğum işlerden kat kat fazlasını yaptım. Üstüne bir de zaman artırdım; 19.30 gibi tüm işleri ve dersleri halletmiş, banyomu yapmış, tekrar masamın başında oturuyordum. Hatta hedeflerime çoktan ulaştığım için telefonu erken bile açtım o gün 🙂

Eğer oda arkadaşım gelmesiydi ve mutfak masasından odama geri taşınmam gerekmeseydi daha fazlasını da çalışabilirdim biliyorum!

İrademiz çok güçlü aslında. Sorun bence irademizin zayıf olması değil. Kolaya kaçıp, bize kolay yoldan zevk verecek bizi anlık mutlu edecek şeylere yöneliyoruz. Kendimizi zorlamak, o an o işi-dersi yapmamak zor geliyor. Aslında bunu yapmamamız gerektiğini biliyoruz ama tembellik edip o şeyi yapmak istiyoruz ve de yapıyoruz. Sonra da irademiz zayıf diye düşünüyoruz. Bence bu böyle değil. Çünkü o an kafanızın arkasında iradeniz size bağırıyor ‘yapman gereken bu değil, yapman gerekeni yap!’ diye. Bence önemli olan, o sesin gerçekten haklı olduğunu bilmek ve tembelliği atıp o işi halletmek.

Şöyle örnek vereyim, ben her zaman tatlı düşkünü bir insan oldum. Sıcak çikolatanın yanında yoğun ağır tatlılar yiyebilen, tüm gün sadece tatlıyla beslenebilen, ders çalışmak için bile tatlıya çikolataya ihtiyaç duyan, morali bozukken kurtuluşu tatlıda arayan bir insandım. Beynim arkadan bana –tatlı yememen gerek- diyordu, bunu biliyordum ama o an –of aman ya yicem işte yicem işteee- deyip yiyordum. İki hafta önce kendime bir dur dedim, gerçekten tatlıya ihtiyacım yoktu. Kesinlikle almamaya karar verdim. Almadım. İki haftadır marketlerin tatlı reyonlarına uğramıyorum. Bir paket %82 bitter çikolatam var, önceden aldığım. İki haftadır sürünüyor. Normalde en fazla 3 gün dayanırdı. Bunu nasıl başardım bilmiyorum. Düşünüyorum, ama yok bulamıyorum. Sadece bir şeyden eminim; yapacağım dedim ve yaptım. Gerçekten inandım, o tatlıdan uzak durmam gerektiğine gerçekten inandım! Bu süreçte birkaç kez 3.dalga kahve dükkanlarına, Starbucks’a ve Tchibo’ya gittim ama sadece kahve aldım, açsam da sandviç aldım. Tchibo’nun cheesecakelerine bayılırdım.. (içerikleri berbatmış!) Soulmate’te tatlılar çok taze ve hoş görünüyordu.. Ama yememem gerek dedim ve yemedim. Üstelik ne oldu biliyor musunuz? Tezgahtan uzaklaştıktan 30 saniye sonra unuttum tatlıyı falan. 🙂 İnternette fotoğraf gördükçe hala canım istiyor ama evde yiyecek tatlı olmayınca birkaç defa mutfakta dolanıp sonra unutuyorum. Elma, muz, fıstık ezmesi vs yiyorum, yetiyor. Bence ben tatlıdan uzak durmayı başarabiliyorsam, herkes her şeyi başarabilir!

Yazıda doğrudan şunu yapın bunu yapın gibi tavsiyeler vermedim. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Ben sadece size benim nasıl başardığımı anlatmak istedim. Çünkü herkesin verimli olduğu yöntem farklı. Mesela ders çalışma konusunda zaman hedefi koyduğumda beceremediğimi söylemiştim, konu bitirme hedefi koyduğumda ben bunu başardım. Bu sizin için tam tersi olabilir. O yüzden ben sadece başarabileceğinizi, telefondan uzak durabileceğinizi görün istedim. Şekerden uzak durma hikayem bence bunu görmeniz için yeterli 😛 İşte ne bileyim -yapılacaklar listesi oluştur-, -telefonun sim kartını çıkart annene ver- vs vs bunlar bence saçmalık ve siz zaten bunları otuz milyon defa okumuşsunuzdur eminim. Bence bunlar fasa fiso! Kendiniz için doğru olan yöntemi bulun, düşünün. Neyi nasıl ne zaman daha iyi yapıyorsunuz, bunu keşfedin. 

Lütfen bu konuda sizler neler yaptınız, nasıl yöntemler buldunuz, neyi nasıl yapıp başardınız ya da başaramadınız bana mutlaka yazın. Eğer, konuşmak anlatmak istedikleriniz varsa mektepli.seyma@gmail.com adresine mail de atabilir, içinizi dökebilirsiniz. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Telefonun beyninizi gerçekten uyuşturduğunu, o değerli vaktinizi harcadığını unutmayın. Geçen gün izlediğim bir videoda çok güzel bir şey söylediler, onu sizinle paylaşmak istiyorum. “Herkes eşit şartlarda doğmaz, kimi zengin kimi güzeldir. Ama herkese verilen zaman aynıdır.” Zengin, güzel veya zeki olmayabilirsiniz. Ama o zamanınızı değerlendirerek fark yaratabilirsiniz.

Sevgiler!

65 okuyucu bu yazıyı sevmiiiş!

11 Yorum

  • Zeynep

    Gerçekten kendimde eksikliğini hissettiğim bir durum kendimi kontrol edememek ve zamanı değerlendirememek. Ben de bu sorunları aşmaya çalıştım kısa süreli işe yarıyor aslında ama ben çook çabuk kolaya kaçıyorum. Mesela aylardır kilo vermeye çalışıyorum abur cuburdan uzak durmaya ama beceremiyorum üstüne kendimi sıktığım için kilo alıyorum. Böyle okuyunca çok saçma oldu sanırım fvdfvst Mesela ilk kilo vermek istediğim zaman 56 kiloydum ve 2-3 kilo versem iyi olur diyordum. Şu an 65 kiloyum ve kilo vermek imkansızmış gibi geliyor. Ve bu hayatımda sadece kilo kısmı bunun dersleri var, sporu var, kitap okuması var. Bazen izlemek istediğim filme bile zaman ayıramıyorum ve bu beni çok üzüyor. Bu konuda çok doluyum. Biraz uzun yazdım sanırım. Tek değilmişim onu da görmüş oldum. Bu konuda yazman mutlu etti :))))

    • Şeyma Mektepli

      Kesinlikle aynı şey bende de var. İstikrar sağlamakta sorun yaşıyorum. Gerçekten istemediğim sürece bir şey yapamıyorum. Sağlıklı beslenme konusunda ise muhtemelen her şeyi bir anda değiştirmeye çalışıyorsun. Küçük adımlarla başla. Küçük değişiklikler yap, o değiştirdiğin şeyler normal gelmeye başladığında başka bir şeyi değiştir. Eğer kilo alıyorsan da harcadığından fazlasını aldığın için oluyordur. Yine küçük değişikliklerle hayatına hareket var. Odandan başka odaya bir şeyler götürüyorsan hepsini tek seferde götürme birkaç tur yap. Markete gitmeye çıkınca uzun yoldan git. Yakın mesafede -yorgun olsan bile- yürü, merdiven kullan. Kilo vermeden önce bana da imkansız geliyordu. Hiçbir zaman kilo veremeyeceğim benim normal halim hep bu olacak diyordum, aylarca hiç tartılmadım sadece elimden gelenin en iyisini yaptım. Sonuca ben de inanamadım, hala da inanamıyorum açıkçası hala kilolu hissediyorum. İnan bana bunları birçok insan yaşıyor. Ben de böyleyim. Yorumun çok aşağılarda kalmış, o yüzden geç cevapladım. Umarım görürsün bu yorumumu. Sevgiler!

  • Betül “WhiteFang” Gökçe

    Teknoloji bize zaman kazandırsa da çoğu konuda maalesef sosyal medya dediğimiz şey gerçekten de çok büyük bir israfata sebep oluyor. Aynı problemleri bizim nesilden yaşamayan kimse yoktur sanırım. Ama dediginiz gibi bu mesele gerçekten sadece inançla çözülebilir. Ben de sizin gibi tatlıdan örnek vereyim. 6 ay bir mg. bile kakaolu herhangi bir şey yemedim. Ki çikolata benim hayatımdır yani o derece severim. Ama o altı aylık süreçte ilk başlarda zorlansam da sonradan çok nadir canım çikolata ister oldu. Yani aslında bütün bunlar birer bağımlılık. Umarım kurtulmak isteyen herkes tez zamanda kurtulur bağımlılıklarından. (Ps: Çikolataya maalesef yeniden başladım ama biliyorum bir gün yine vedalasacagiz.)

    • Şeyma Mektepli

      Haha, ben de tekrar başladım ama gerçekten sevdiğim için. İnternet bağımlılığı artık hastahanelerde bile tedavisi yapılan önemli bir durum. Küçük aralar vererek kendimizi dinlendirip bağımlılıktan uzak kalabiliriz diye düşünüyorum 🙂

  • Büşra

    Ben seni okumayı çok sevdim çok iyi geldin bana anı defteri yapma isteğim blogu bulmamı sağladı ve suan benim gibi nasıl hayatını daha düzenli hale getiririm üzerine kafa yormus olduğunu okuyunca kendimi gördüm yazdıklarında
    Sosyal medyada çok takılmanın insanları mutsuz ettiği bir araştırma sonucuyla ortaya konulmuş
    Umarim bu dünyada bize verilen süreyi en mükemmel şekilde degerlendiririz

    • Şeyma Mektepli

      Yorumun beni çok mutlu etti, teşekkür ederim 🙂 Gelecek haftalarda yine bu tarz bir yazı yazacağım.
      Birçok kişi bundan şikayetçi aslında. Hiçbir şey için vaktimiz olmayışından yakınıp duruyoruz. Kısa da olsa telefonları kapatıp kendimize iyi gelen şeyleri yapmamız ya da benim yazıda bahsettiğim gibi küçük işleri yapmamız çok fark ediyor gerçekten.

      Kesinlikle, sosyal medya detoksu da çok önemli. Ben beni üzen hesapları takipten çıkarıyorum, keşfetime düşmesinler diye de engelliyorum bazen. SAdece ilham veren hesapları takip etmeye yöneldim son zamanlarda 🙂

      Sevgiler!

  • seda

    telefonumu iki+ günlüğüne kapattım ve bugun birinci günü. işlerim bitince kendime ödül olarak senin blog yazılarını okumayı koymuştum. şu an bu yazıyla karşılaşınca daha bi motive etti beni. her yazına aşığım diyebilirim. hiç birini laf olsun diye yazmıyorsun. ya da prim yapmak için. seni doğallığınla seviyorum şeyma. kendine çok çok iyi bak 🙂

    • Şeyma Mektepli

      Yaaa gözümden kalpler fışkırdı 😛 <3 <3 <3 Çok teşekkürler, böyle yorumlar aldıkça ben de daha çok motive oluyorum.
      Yazdıklarım sizin için böyle bir anlam ifade ediyorsa ne mutlu bana 🙂

  • osman

    Eline koluna sağlık, gayet tatmin edici bir açıklama. Açıkcası uzun bir süredir bende bu konudan ötürü kendimden muzdaribim. İlham veren bir makale. Teşekkür ederim

Eklemek istediğiniz bir şeyler mi var? Bir yorum yazın!