Saturdaying w/ @pinquitte 9.12.18
İnternetten tanışıp çok iyi arkadaş olduğum bloggerlardan biri Aycan. (aka Pinquitte) Aslında yüz yüze görüşüp çok iyi arkadaş olduğum iki blogger arkadaşım var; biri Esin (@atlantisinkizi) diğeri de Aycan. Esin bizim ortak arkadaşımızdı ve biz onun sayesinde tanıştık diyebilirim.
Ben Aycan’ı Esin’in paylaşımlarında, twitterdaki etiketlerinde görüp takibe almıştım. Pek konuşmuşluğumuz yoktu ama takipleşiyorduk. Sonra benim İzmir’e taşınacağım dönemde bir gün twitterda konuşurken Aycan’ın İzmirli olduğunu hatırladım. Meğer o da o sırada aynı şeyi düşünüyormuş. Aycan’ın İzmir’e geldiği bir dönemde konuşup buluştuk, bu yaklaşık iki yıl önceydi 🙂 O zamandan beri İzmir’de denk geldikçe buluşuyoruz.
Aycan’la yılda 1-2 defa buluşabildiğimiz için buluşmalarımız genelde günlük anılardan değil genel olarak hayatımızda iyi giden veya kötü giden şeylerden ibaret oluyordu. Öyle bir şans ki benim kötü olduğum dönemde o iyi oluyordu ya da benim aşşırı motive olduğum dönemde o isteksiz oluyordu.İlk defa bugün, 9.12.18 cumartesi günü, ikimiz de kendimizin en iyi halindeydik! Ve bugün, bloga yazılarak saklanmayı hak edecek güzel bir gündü, çünkü ikimizin hayatlarının güzel bir dönemini temsil ediyordu.
Geçen buluşmamızda Aycan, cilt problemlerinden dolayı vegan beslenmeyi düşündüğünü söylemişti. Ben de vejetaryen beslendiğim ve vegan beslenmeye geçmek istediğim için desteklemiştim. Buluştuğumuzda yaklaşık üç aydır vegan besleniyordu. Benim de başka hiç vegan/vejetaryen arkadaşım yok, o yüzden İzmir’deki vegan cafeleri denemek için harika bir fırsattı. Boho local, yayaraw ve yaşam cafe’yi düşündük. O an ikimiz de çok açtık ve ulaşım olarak en kolay Yaşam Cafe’yi gördüğümüz için oraya gittik. Yaşam Cafe, İzmir’in ilk vegan cafesi. Tüm yemekleri vegan, üstelik kendi üretimleri olan vegan yoğurt ve mayonez gibi ürünler de satıyorlar. Fiyatları da normal cafelere göre gayet uygundu. Ben uzun zamandır veganburger yemek istiyordum, menüde görünce hemen kararımı verdim 🙂 Aycan da yanılmıyorsam cheeseburger söylemişti. Tatlarını beğendik, sadece ben fazla baharatlı buldum. O da benim pek baharat sevmememden kaynaklanıyor.
Sonra bir çay veya kahve içelim istedik. Yol üstünde Münire’yi gördük ama oturacak yer yoktu. Hemen karşısındaki duvar resimlerini çekerken Junker’ı gördük, hoşumuza gitti ve oturup birer bitki çayı söyledik.
Junker’da otururken Aycan, ‘ikimiz de ikimizin en iyi halindeyiz fark ettin mi’ dedi. Ben de bunu Yaşam Cafe’de fark etmiştim ama kelimelere nasıl dökeceğimi bilemediğim için bir şey söylememiştim. Aycan böyle söyleyince çok mutlu oldum.
Ben uzun zamandır arkadaş ilişkilerimde sorun yaşıyordum ve Aycan da bunu biliyordu çünkü her buluşmamızda ben bundan yakınıyordum :p Bu dönemin başında stajda tanıştığım arkadaşlarım Hilal ve Hülya ile çok iyi arkadaş olunca bu konuda oldukça rahatlamıştım. Aycan da instagramda paylaştıklarımı görünce, benim adıma çok sevinmiş. Buluştuğumuzda söylediği ilk şey bu olmuştu. O an daha da mutlu oldum, insanın o mutlu diye mutlu olacak bir arkadaşının olması gerçekten harika bir şeymiş. -miş diyorum çünkü muhtemelen hayatımda ilk defa böyle hissediyorum 🙂
Evet, hayatımın en yoğun ve iş yükü olarak en zor dönemini geçiriyorum. Ama aynı zamanda en güzel en mutlu zamanlarımı yaşıyorum. Bu yolda beni hafifleten Hilal’e, beni motive eden Aycan’a ve her zaman bana destek olup moral veren yoldaşım Esin’e çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız, umarım hepimiz çoook mutlu oluruz!
Not: bu yazı, 9 Aralık 2018 tarihine ait bir anı yazısıdır. 5 Ocak 2019 Cumartesi günü yayımlanacak olup, bir ay boyunca bu tarihte kaldıktan sonra -ait olduğu güne, 9 Aralık 2018 tarihine doğru zaman yolculuğuna çıkacaktır.
2019’un hepinize huzur, mutluluk ve bir dolu yaşam isteği getirmesi dileğimle, hoşça kalın!
8 okuyucu bu yazıyı sevmiiiş!