This Is Us | Dizi Hakkında Düşüncelerim

This is us, özellikle son bir senedir oldukça popüler. Amerika’da en sevilen en çok izlenen diziler arasında ve Türkiye’de de seveni oldukça fazla.

Ben nasıl keşfettim hatırlamıyorum, sanırım bir takipçim tavsiye etmişti. Şimdiye kadar en en en çok memnun kaldığım dizi tavsiyesi diyebilirim. Her açıdan en sevdiğim dizilerden biri oldu. Hatta diğer dizilerle bir tutup sıralamaya koymam bile, This is us’ı her zaman ayrı tutarım.

This is us, temelde beş kişilik bir ailenin hikayesini anlatıyor. Jack ve Rebecca birbirlerini çok seviyor ve şartlar zorlasa da her şeye karşı gelip evleniyorlar. Rebecca üçüzlere hamile kalıyor ancak doğumda bebeklerden biri kaybediyorlar. Bebeklerin doğduğu gün, itfaiyeye bırakılan yeni doğmuş bir siyahi bebek de o hastaneye getiriliyor ve diğer bebeklerin yanına konuluyor. (Hani şu her yerde gördüğümüz yeni doğan bebeklerin camın arkasından izlendiği oda) Jack, o bebeği orada görüyor ve ‘buraya üç bebekle geldik, üç bebekle gideceğiz’ diyor ve o bebeği evlat ediniyorlar. Böylece üç çocukları oluyor; Kevin, Kate ve Randall (siyahi olan)

Alttaki fotoğraf, soldan sağa; Kevin, Kate, Rebecca (anneleri), Jack (babaları) ve Randall

Dizinin çok farklı bir işleyişi var. Diğer dizilerde nadiren gördüğümüz flashback‘ler yani zamanda geriye gidip geçmişi gösteren sahneler bu dizinin ana olayı diyebilirim. Dizinin yarısı geçmişte yarısı günümüzde geçiyor ve  bu geçişler pek belirgin değil. Ben bazen geçmişi ve günümüzü karıştırdım mesela 🙂

2 sezonda dizideki tüm karakterlerin geçmişini görme şansınız oluyor. Böylece o karakteri daha iyi tanıyorsunuz ve daha iyi empati kurabiliyorsunuz. O flashback’ler ile dizideki her şeyi daha iyi anlıyorsunuz. Mesela, yapılan davranış sizin kişiliğinize ne kadar ters olursa olsun ‘Bu niye böyle yaptı şimdi’ diye düşünmüyorsunuz çünkü öncesinde veya sonrasında gösterilen flashbackler ile o karakterin davranışlarının sebebini öğreniyorsunuz.

Dizideki tüm karakterleri %100 tanıyabileceğiniz öğrenebileceğiniz tek dizi bu olabilir belki. O kadar iyi işlenmiş özellikleri.

Dizinin kalitesinden çok, dizideki aşk ve sevginin güzelliği izlettiriyor. O kadar tatlı o kadar güzel ki dizi bir sürü hatalarla dolu olsa kalitesiz bir yapım olsa bile kendini izletir. Jack ile Rebecca’nın aşkı, çocukların babalarına olan sevgisi, Jack’in harika bir baba ve eş oluşu… Hepsi çok tatlı çok masumca gösteriliyor, insanın içini ısıtıyor.

Dizi boyunca farklı karakterlerin benzer kaderlerine de şahit oluyorsunuz. Mesela alakasız görünen iki karakterin doğum sahnesi sanki doğumlar aynı anda oluyormuş gibi kısım kısım beraber veriliyor. Benzer şeyi yaşayan bir yetişkin karakterin çocukluğunda yaşadığı o şeyler, o anda onları yaşayan çocuğunki ile beraber gösteriliyor ve karakterlerin isimleri söylenmeden onları ayırt etmek zor oluyor (ben geçmişle günümüzü bu yüzden karıştırdım işte)

Dizinin en güzel özelliği bu bence; geçmişte yaşananlar, bugün olanlarla çok iyi bağdaştırılıyor. O anda bir şey aklınıza yatmasa, yadırgasanız bile birkaç bölüm sonrasında ya da sonraki sezonda onun neden olduğunu öğreniyorsunuz.

Gerçekten büyük keyifle izlediğim, yer yer duygulanıp ağladığım (aşırı duygusalsanız her bölüm ağlamanız kaçınılmaz, ben kendimi tuttum..), insanın içini sevgiyle ve aşkla dolduran harika bir dizi 🙂

Aslında bir dram dizisi, ama ben koşulsuz herkesin seveceğini düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum. Mutlaka izleyin. Her sezon 18 bölüm, 2 sezon var ve bölümler yaklaşık 50 dk sürüyor. Vaktinize kesinlikle değer. IMDb puanı: 8,8/10.

Ben 10/10 veriyorum 🙂 (10/10’u hak ettiğini düşündüğüm ilk ve tek dizi bu!)

Şu anda 2 sezonu yayımlandı. Bu sene içinde 3. sezonu çıkacak ama tarihi kesin değil. Sabırsızlıkla bekliyorum ben, eğer hala izlemediyseniz mutlaka izleyin.

Sevgiler!

13 Reasons Why | Dizi Hakkında Düşüncelerim