İlk Kahve Demleme Deneyimlerim | French Press
Merhaba! Bugün sizinle ilk kahve demleme deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. Kahve içmeyi liseden beri hep sevdim ama gerçek kahveyle tanışmam geçtiğimiz eylül ayında gerçekleşen İzmir Kahve Festivali ile oldu. O zamandan beri bloglardan, dergilerden vs 3.dalga kahve, nitelikli kahve çekirdekleri ve kahve demleme hakkında birçok şey öğrendim.
Kahvenin bambaşka tadlarını aldıktan sonra kendi kahvemi kendim demlemek istedim. Kahve delisi blogger arkadaşım Yasemin’in (ig @coffeel.izmir) tavsiyesiyle en kolay ve en ucuz demleme yöntemi olan French Press’te karar kıldım. Ama satın almam bundan çok uzun süre sonra oldu. Nereden alsam, nasıl alsam bilemedim. Birçok mağazada birçok seçenek vardı. Sonra yine kahve delisi başka blogger arkadaşım Yusuf’tan (ig @acibirkahvetadinda) en iyisinin cam gövdeli ve metal filtreli French Press’ler olduğunu öğrendim. İlk İkea ziyaretimde 20tl’ye tam da Yusuf’un anlattığı gibi bir French Press buldum ve aldım. O zamandan beri de severek kullanıyorum. Yasemin’in dediğine göre Starbucks’ta satılan Badum marka French Press’ler de çok iyiymiş. Aslında ben de ondan almayı düşünüyordum, ama onlar 45-50tl falan. İkea’da çok daha ucuza bulunca kaçırmak istemedim 🙂
İlk kahvelerimi de Tchibo‘dan aldım. Ürünleri, tatlıları ve mis gibi kahve kokusuyla Tchibo’yu gerçekten seviyorum. Bence Tchibo’daki kahve kokusu başka hiçbir kahvecide yok! 🙂 O yüzden ilk tercihim (ve hatta ikinci tercihim de) Tchibo oldu. İlk gidişimde zaten French Press’i de yeni almıştım, baristaya bu işte yeni olduğumu söyledim ve tavsiye istedim. Orta sertlikte içim sevdiğimi söyleyince Guatemala Grande‘yi tavsiye etti. Ayrıca yeni özel hasat bir kahve olduğunu ve bir daha gelmeyeceğini söyledi. (Papua Yeni Gine) Ondan da denemek istedim ve ikisinden de 100’er gram aldım. French Press için aldığımı belirttim ve kahveyi ona göre çektiler. (French Press’te kalın öğütülmüş kahve kullanılıyor.)
İlk demlemelerimi hep işin kitabına göre dikkat ederek yaptım. Kahve Festivali‘nden sonra abonelikmerkezi.com’dan Kahve Hakkında Her Şey dergisini almıştım. (Kargo dahil 15tl idi)
Kullanılması gereken kahve miktarı, kahveye göre değişiyor. İlk denemelerimde yaklaşık 2 tatlı kaşığı kullandım. Şimdi kahveyi denedikçe tadına göre sonraki demlemelerimde miktarını ayarlıyorum. Mesela Guatemala Grande‘den 2 tepeleme tatlı kaşığı eklerken, African Blue‘dan tepeleme 1 tatlı kaşığı ya da 1 silme yemek kaşığı ekliyorum.
2 tatlı kaşığı kahveyi French Press’e koyuyorum. Sonra üzerine sıcak suyu ekliyorum. Ama kaynar su eklemiyorum, kaynadıktan sonra kettle’ın kapağını açıp 1-2dk bekliyorum. Kaynar su eklemek kahveyi yakabiliyormuş. Suyu ekledikten sonra 3-5dk kahvenin demlenmesini bekliyorum. Sonra pistonu bastırıyorum veee kahveyi bardağa boşaltıyorum 🙂
Gayet basit, değil mi? Bence de! Ama birkaç püf noktası var.
Öncelikle az önce belirttiğim gibi suyu kaynar kaynamaz dökmemek gerekiyor. Ayrıca kahveyi press’te fazla bekletince acılaşabiliyor. Ben birkaç defa kahveyi unuttum, tadı kötü oldu.
Ayrıca kahveyi French Press’e koymadan önce biraz sıcak su koyup biraz bekliyorum ya da suyu içinde sallıyorum. Sonra o suyu döküyorum. Böylece kahveyi eklemeden, French Press ısınmış oluyor ve kahveyi daha uzun süre sıcak tutuyor. Bunu nereden öğrenmiştim hatırlamıyorum, ama gerçekten etkili buluyorum.
Kahvenin üzerine suyu dökerken yavaş yavaş döküyorum. Kahve, aromasının büyük bir kısmıyla suyla buluştuğu o anlarda alıyormuş. O yüzden aromasını daha iyi verebilmesini sağlamak için yavaş yavaş döküyorum. Zaten baristaların demleme videolarını izlerseniz onların da hep yavaş yavaş döktüğünü fark edeceksiniz 🙂
İlk başta en çok dikkatimi çekenlerden biri kahvenin üzerindeki yağlardı. French press’te su ve kahve doğrudan temas ettiği için, kahve içinde mevcut doğal yağları suya bırakıyormuş. O yüzden üzerinde biraz yağ oluyormuş.
French Press’i yaklaşık bir aydır kullanıyorum ve çok memnunum. Bir sonraki Tchibo ziyaretimde en yoğun kahvelerinden yani African Blue‘dan aldım. Tadı daha yoğun ve bitter çikolatayla muazzam oluyor. Ama Guatemala Grande‘yi daha çok sevdim. Aromasına bayılıyorum. Her zaman düzgün demleyemiyorum, bazen aromasını alamıyorum malesef :/
Bana yakın bir avm’de Tchibo, Starbucks, Soulmate ve Caribou var. Öncelikle onların kahvelerini denemek istiyorum. Başka şubeleri de olduğu için onlardan devamlı alabilirim. Şanslıyım ki İzmir’de birçok 3.dalga kahveci var. Her zaman değişik kahveler deneyebilirim. 3.dalga kahvecileri de denemek için sabırsızlanıyorum. Küçükpark’taki More Coffee & Tea ve CASE‘e gidip kahvelerini denedim bile. MOC ve Baristocrat ile de İzmir Çikolata Festivali‘nde tanıştık. Listemde şimdilik Poka Coffee Roastery, Roast and Found ve Komşu Kahve var. En yakın zamanda gitmeye çalışacağım.
Demleme kahvelerle farklı aromaları denemeyi sevsem de daimi favori kahvem Americano. Çoğu zaman yeni kahve deneyip de beğenmeme riskini göze alamıyorum ve tercihim Americano oluyor. Bu zamana kadar içtiğim en iyi Americano’yu geçen hafta Caribou Coffee‘de içtim. Ondan önceki hafta da Soulmate‘in Americanosu’nu denedim ve o da gayet iyiydi. (İkisi de Forum Bornova’da) Starbucks‘ı da seviyorum ama her zaman iyi olmuyor ne yazık ki 🙂
Benim ilk demlemelerim böyleydi. Yeni başlayan kahve sevdamda bana bilgileri ve deneyimleriyle yardımcı olan Yasemin ve Yusuf’a çok teşekkürler! İkisinin de hem instagramları hem de blogları var. Linklerini aşağıya ekliyorum, onları da mutlaka ziyaret edin. Yasemin, her hafta farklı kahvecilere gidip deneyimlerini Instagramda paylaşıyor. İzmir’de yaşayan bir kahve meraklısı iseniz muhakkak takip edin: @coffeel.izmir 🙂
Yusuf’un blogu: www.arslanyusuf.net
Yasemin’in blogu (daha çok taze!): coffeel-izmir.com
3 okuyucu bu yazıyı sevmiiiş!
2 Yorum
busrakkus
Ne kadar güzel anlatmışsın fotoğraflarla birlikte içim açıldı <3
Çilekli fincanına bayıldım bu arada. Demlerken suyu yavaş dökmeye dikkat etmiyordum (baristaların çok yavaş oldukları dikkatimi çekmişti) ama deneyeceğim bunu mutlaka.
Şeyma Mektepli
Kahve sevdası bunu gerektirir <3
Ben de çok seviyorum onu 🙂 Aynı miktarda iki kahve alıp birine suyu yavaşça diğerine hızlıca dök. Yavaş döktüğünde aroma ve renk daha iyi oluyor. Bazen ben daldıgnlıkla hızlıca döküyorum çay gibi açık oluyor rengi de. Faydasını görürsün umarım :